- bırakarak
- 1. releasing (prep.) 2. relinquishing (prep.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baki — sf., esk., Ar. bāḳī 1) Sürekli Dünyada zaten ne bakiydi? Ö. Seyfettin 2) Bir şeyden artan (miktar) 3) Öteki Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı. O. S. Orhon Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller baki kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozmak — i, ar 1) Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2) Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir. A. Ş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
elverdiğince — zf. İmkân dâhilinde olduğu sürece Gönülleri elverdiğince ortada bir boşluk bırakarak ikiye ayrıldılar. A. Ağaoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmak — i, ar 1) Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2) İri parçalara ayırmak 3) nsz Belirli bir biçimde katlamak Forma kırmak. 4) Öldürmek, yok olmasına neden olmak Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıstırmak — i, e 1) İki şey arasında bırakarak sıkıştırmak Parmağını kapıya kıstırdı. 2) mec. Kaçamayacak bir duruma getirmek Hırsızı çatı arasına kıstırdılar … Çağatay Osmanlı Sözlük
pijama — is., Fr. pyjama İki parçadan oluşan yatak giysisi Üçü de pijamalarının üstünü masaya bırakarak aşağı koştular. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sık — sf. 1) Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç. 2) Çok bulunan, çok rastlanan 3) zf. Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla 4) zf. Aralıksız olarak, aralarında az aralık bırakarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şat — is., den., Fr. chatte Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir çeşit tekne Bordadan aşağı şatlara inip torbaları şata bırakarak eli boş geri dönüyor. Z. Selimoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yataklı — sf. 1) Herhangi bir sayıda yatağı olan, yatak alabilen Hancı beni dört yataklı odada bırakarak çekildi. S. F. Abasıyanık 2) Yatağı derin Yataklı ırmak. 3) is. Yataklı vagon Birleşik Sözler yataklı vagon … Çağatay Osmanlı Sözlük
işi gücü bırakmak — yaptığı işten uzaklaşmak Su bulmak için işi gücü bırakarak bütün gün su peşine düşmemiz lazım gelecekti. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük